إعدادات العرض
«Kendisine emredileni tamı tamına, eksiksiz olarak ve gönül hoşluğu ile yerine getirip verilmesi istenilen kişiye veren güvenilir müslüman kasadar, sadaka veren iki kişiden biridir.»
«Kendisine emredileni tamı tamına, eksiksiz olarak ve gönül hoşluğu ile yerine getirip verilmesi istenilen kişiye veren güvenilir müslüman kasadar, sadaka veren iki kişiden biridir.»
Ebû Mûsâ el-Eş’arî -radıyallahu anh-’dan merfû olarak rivayet edildiğine göre Rasûlullah -salallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Kendisine emredileni tamı tamına, eksiksiz olarak ve gönül hoşluğu ile yerine getirip verilmesi istenilen kişiye veren güvenilir müslüman kasadar, sadaka veren iki kişiden biridir.» Başka bir rivayette: «Emredileni veren» şeklindedir.
[Sahih Hadis] [Buhârî rivayet etmiştir - Muttefekun Aleyh. Hadisin bu lafzı Buhârî'ye aittir]
الترجمة
العربية বাংলা Bosanski English Español فارسی Bahasa Indonesia Tagalog اردو 中文 हिन्दी Français Tiếng Việt Hausa Kurdî Русскийالشرح
Ebû Mûsâ el-Eş’arî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Kendisine emredileni tamı tamına, eksiksiz olarak ve gönül hoşluğu ile yerine getirip verilmesi istenilen kişiye veren güvenilir müslüman kasadar, sadaka veren iki kişiden biridir.» Muttefekun Aleyh. Hâzin/Kasadar mübteda ve ehad'ul mütesaddikin/sadaka veren iki kişiden biridir ise haberdir. Şüphesiz ki kasadar iki kişi, şu dört özelliği toplayan kişidir: Müslüman olmak, güvenilir olmak, kendisine verilmesi için bırakılan şeyi yerine vermek, verilmesi istenileni gönül rahatlığıyla verirken mutlu ve güleryüzlü olmak. Birinci Özellik: İslam, yani müslüman olmaları. Bu kimseler müslümandır. Burada kâfir kastedilmemiştir. Eğer kasadar olan kimse güvenilir, vermekle emrolunanı veren bir kâfir ise o kimseye ecir yoktur. Çünkü kafirlere yapmış oldukları hayırdan dolayı kıyamette sevap yoktur. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Onların yaptıkları bütün amellerine yöneldik ve onları dağılmış zerreciklere çevirdik." (Furkân Suresi: 23) Başka bir ayette: "Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır." (Bakara Suresi: 217) buyrulmuştur. Eğer kâfir kimse hayır işler, sonra müslüman olursa geçmişte yapmış olduğu hayırların karşılığı ona verilir. İkinci özellik: Güvelir olan kimsedir. Emanet olarak ona verirler. Verilen malı korur, ifsad etmez, aşırılığa gitmez ve kendi malına katmaz. Üçüncü Özellik: Vermekle emrolunduğu şeyi yerine getirir. Çünkü bazı insanlar güvenilir olabilir. Ancak üşengeç olabilir. Bu kimse ise güvenilir ve vermekle emrolunduğunu yerine getirendir. Gücü ve güvenilirliği bir arada toplamıştır. Dördüncü Özellik: Verilmesi istenileni gönül rahatlığıyla verirken mutlu ve güler yüzlü olandır. Yani verdiği kimsenin başına kakmaz ya da kendi kereminden verdiğini izhar etmez. Bilakis gönül hoşnutluğuyla verir. Bu kimse kendi malından bir kuruş vermemiş olmasına rağmen sadaka veren iki kişiden biridir. Örnek olarak: Bir kişi mal sahibidir. Kasadar olan kişi; Müslüman güvenilir, verilmesi emredileni gönül rahatlığıyla sahibine veren birisidir. Kendisine malı güvendiği için veren kimse "Ey falanca! Şu fakire on bin riyal ver!" dediğinde, bu kasadar olan kimse Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem-‘in (bu hadiste) vasfettiği gibi verirse, on bin riyal sadaka veren kimse gibidir. Sadaka veren kimseninde sevabından hiçbir eksilme olmaz. Ancak bu Allah –Azze ve Celle-‘nin lütfudur.