إعدادات العرض
Ey insanlar! Allah’a tövbe edin. Zira ben günde yüz defa O'na tövbe ediyorum
Ey insanlar! Allah’a tövbe edin. Zira ben günde yüz defa O'na tövbe ediyorum
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sahabelerinden olan el-Eğar -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Ey insanlar! Allah’a tövbe edin. Zira ben günde yüz defa O'na tövbe ediyorum.»
الترجمة
العربية বাংলা Bosanski English Español Bahasa Indonesia اردو 中文 हिन्दी Français Kurdî Português සිංහල Русский Kiswahili Tiếng Việt অসমীয়া ગુજરાતી Hausa Nederlands മലയാളം Română Magyar ქართული ಕನ್ನಡ Moore Svenska Македонски ไทย తెలుగు Українська मराठी ਪੰਜਾਬੀ دری አማርኛ Malagasyالشرح
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, insanlara çokça tövbe ve istiğfar etmelerini emretmiştir. Geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlanmış olduğu halde, kendisinin günde yüz defadan fazla Yüce Allah'a tövbe edip O'ndan af dilediğini haber vermiştir. Bu da, Yüce Allah'a karşı tam bir tevazu ve kulluk halidir.فوائد الحديث
İman derecesi veya mertebesi ne olursa olsun herkesin, Yüce Allah'a yönelmesi ve tövbe ederek kendini düzeltmesi gerekir. Hiçbir insan, Yüce Allah'a karşı olan görevini yerine getirirken kusurlardan ve hatalardan münezzeh değildir. (Ey Müminler, hepiniz Allah'a tövbe edin!)
Tövbe; ister işlenmiş haram ve günahlardan, isterse kulluk görevlerini yerine getirmekte gerçekleşen eksikliklerden olsun, hepsi için geçerlidir.
Tövbenin kabulü için samimiyet şarttır. Kim, Allah'tan başkası için bir günahtan vazgeçerse tövbe etmiş olmaz.
Nevevî şöyle demiştir: Tövbenin üç şartı vardır: Kişinin bu günahı işlemekten vazgeçmesi, bu günahından pişman olması ve bir daha asla bu tür bir günaha dönmemeye kesin olarak karar vermesi. Günah eğer bir başka kulun hakkıyla alakalı ise, dördüncü bir şartı daha vardır: Haksızlığın sahibine geri ödenmesi veya kendisinin bu suçtan temizlenmesini sağlaması.
Hadiste, Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bağışlanma dilemesinin, işlediği günahlardan dolayı olması gerekmediğine, ancak bunun kulluğunun kemaline ve sürekli Allah'ı zikretmeye bağlılığından olduğuna, Allah Teala'nın hakkının büyüklüğünden ötürü bağışlanma dilediğine ve kulun, nimetlerine ne kadar şükretse de yetersiz kaldığına dikkat çekilmiştir. Bu da, kendisinin ardından gelecek ümmeti için bir teşri (Dini belirleme) türündendir ve daha başka bir çok hikmetler içermektedir.