إعدادات العرض
1- Sizden biriniz namazda şek (şüphe) eder de üç mü, yoksa dört rekât mı kıldığını bilmezse, şüpheyi atsın ve kalbinin emin olduğu şeye göre namazını bina etsin, yani tamamlasın. Sonra da henüz selam vermeden (namazın sonunda) iki secde yapsın
2- Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara öğle namazını kıldırırken (birinci teşehhüde) oturmadan (üçüncü rekat için) ayağa kalktı. Cemaat de, onunla birlikte ayağa kalktı. Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- namazını tamamladığında, insanlar selam vermesini beklerken, o, selam vermeden önce (Allahu Ekber diye) tekbir alıp oturduğu halde (yanılmadan dolayı) iki secde yaptı, sonra da selam verdi.
3- Muğîre b. Şu'be -radıyallahu anh- bize namaz kıldırdı. İki rekâtta kalktı. Biz de "Subhanallah" dedik. "Subhanallah" dedi ve devam etti. Namazını tamamlayıp selam verince iki defa sehiv secdesi yaptı. Bitirdikten sonra şöyle dedi: ''Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i benim bu yaptığım şekilde yaparken gördüm."
4- Ebu Hureyre -radıyallahu anh- onlara “Gök yarıldığı zaman...” (İnşikâk Suresi:1) ayetini okudu ve secde etti. Secdeyi bitirdiği zaman onlara Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’in de bu ayette secde ettiğini haber verdi.
5- Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e Necm Sûresi'ni okudum, o ise secde etmedi.
6- Ya Rasûlallah! Hac Sûresi'nde iki secde var mı? diye sordum. «Evet, o secdeleri yapmak istemeyen o ayetleri okumasın.» buyurdu.
7- "Mutlu olacağı bir haber geldiğinde ya da bir şeyle müjdelendiğinde Allah'a şükrederek secdeye kapanırdı."
8- Sehiv secdesi hakkında rivayet olunan zülyedeyn hadisi
9- Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir ki:Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:Muhammed dedi ki:Bize aşiyy -öğle veya ikindi- namazlarından birini kıldırdı. İki rekatten sonra selâm verdi. Sonra mescidin ön cephesindeki tahtanın yanında durup ellerini biri biri üstüne gelecek şekilde o tahtaya koydu. Yüzünde hiddet (belirtileri) görülüyordu. Bu ara "namaz kısaldı, namaz kısaldı" diyerek acele ile mescitten çıkanlar oldu. Cemaat içinde Ebû Bekir ve Ömer -radıyallahu anhumâ-'da vardı. Fakat bu ikisi, Peygamber'e birşey söylemekten çekindiler. Bu esnada, Rasûlullah'ın zülyedeyn (iki elli) adını taktığı bir adam kalkıp:Ya Resûlullah! Unuttun mu? Yoksa namaz kısaltıldı mı? dedi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- unutmadım, namaz, kısaltılmadı da" buyurdu. Adam: Hayır ya Rasûlallah! Unuttun dedi. Peygamber cemaate dönüp: Zülyedeyn doğru mu söyledi?" dedi,Evet, diye işarette bulundular.Bunun üzerine Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yerine dönüp kalan iki rekatı kıldırdı, sonra selâm verdi, tekbir aldı ve her zamanki secdesi gibi veya ondan daha uzun secde yapıp başını kaldırdı, tekrar tekbir aldı ve normal secdesi gibi veya ondan daha uzunca bir secde daha yaptı, sonra başını kaldırdı ve tekbir aldı.Sahih-i Buhârî.
10- «Namaz hakkında yeniden bir şey (vahiy) gelmiş olsaydı, muhakkak bunu size (önceden) haber verirdim. Fakat ben de sizin gibi bir insanım. Sizin unuttuğunuz gibi ben de unuturum. (Bir şeyi) unuttuğum zaman bana hatırlatınız. İçinizden biri namazından şüphe edecek olursa doğru olmaya daha yakın olan ihtimali seçsin (doğrudur diye verdiği karara yönelsin) de namazını onun üzerine tamamlasın. Sonra selam versin, sonra da iki kere secde yapsın.»
11- «Selam verdikten sonra her sehiv (yanılma) için iki secde vardır.»
12- Sa'd Suresi'ndeki secde, kesinkes emrolunan secdelerden değildir. Ancak ben, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’i bu surede secde ederken gördüm.
13- Rabîa b. Abdillah el Hudeyr et-Teymi'den rivayet edildiğine göre:Ebu Ömer b. Hattab -radıyallahu anh-'ın bir Cuma günü minber üzerinde Nahl suresini okumuş, nihayet secde ayetine geldiği zaman minberinden inip secde etmiş ; insanlar da onunla beraber secde etmişler. Ertesi Cuma olduğu zaman Ömer, o sureyi yine okumuş, nihayet secde Ayetine geldiği zaman: Ey insanlar! Biz secde ayetini okuyup geçiyoruz, binaenaleyh her kim secde ederse, muhakkak sünnete icabet etmiş; doğru yapmıştır. Her kim de secde etmezse, ona da günah yoktur, demiştir. Ve Ömer -radıyallahu anh- kendisi de secde etmemiştir. Ve başka bir rivayette:''Şüphesiz ki Allah’u Teâlâ - tilavet - secdesini farz kılmadı.Bizim ismememiz müstesnadır.''Sahih- i Buhârî.
14- «Cebrâil -aleyhisselam- bana gelerek, şunu müjdeledi: Allah -Azze ve Celle- sana salat selam getirene, salat selam edeceğini haber verdi. Ben de bu müjde sebebiyle Allah -Azze ve Celle-'ye şükür secdesinde bulundum.»
15- Berâ -radıyallahu anh- dedi ki:Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- Halid b. Velîd -radıyallahu anh-'ı onları İslama davet etmesi için Yemen'e gönderdi onun davetine icabet etmediler.Sonra Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- Ali b. Ebî Talib'i gönderdi ve ona Halid ve onunla beraber olanların geri dönmelerini sadece Halid ile beraber olup Ali -radıyallahu anh- ile kalmak isteyen kimsenin kalmasını emretti.Berâ -radıyallahu anh- bende onunla beraber kalanlardan biriydim dedi.O topluluğa yaklaşınca bize doğru çıkıp geldiler Ali -radıyallahu anh- bize namaz kıldırdı bizde arkasında bir saf olduk.Sonra da bizim önümüze geçti.Onlara Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yazısını okudu ve peşinden Hemedân kabilesinin hepsi müslüman oldular.Ali -radıyallahu anh- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e Müslüman olduklarını yazdı.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yazıyı okuyunca secdeye kapandı.Sonra da başını kaldırdı ve şöyle buyurdu:''Hemedân'a selam olsun Hemedân'a selam olsun.Beyhakî Sünen-i Kübrâ.