Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Savaşları ve Seriyyeleri

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Savaşları ve Seriyyeleri

7- İbn Abbâs -radıyallahu anhumâ-'dan rivayet edildiğine göre dedi ki:Bedir gününde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- müşriklere baktı.Onlar bin kişi idi.Ashabı ise üçyüzdokuz adamdı.Bunun üzerine Allah'ın Nebîsi -sallallahu aleyhi ve sellem- kıbleye döndü,sonra ellerini uzattı.Rabbine şöylece niyaz etmeye koyuldu:''Allah'ım! Bana verdiğin vaadini gerçekleştir.Allah'ım! Bana vaat ettiğini ver.Allah'ım! Eğer Müslüman olan bu topluluğu helak edecek olursan yeryüzünde sana ibadet edilmez.'' Ellerini uzatıp kıbleye dönmüş olduğu halde rabbine yalvarışını,ridası omuzlarından düşünceye kadar sürdürdü.O zaman Ebu Bekir yanına gelip ridasını aldı,omuzlarına koydu.Arkasından ona sarılarak,dedi ki:Ey Allah'ın Nebisî!Rabbine bu kadar yalvarışın yeter.Şüphesiz ki o sana verdiği sözünü gerçekleştirecektir.Bunun üzerine aziz ve celil Allah:''Hani siz Rabbinizden imdat istiyordunuz da:Muhakkak ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediyorum diye duaznıza karşılık vermişti.''(Enfal,9) buyruğunu indirdi.Allah ona meleklerle yardım etti.Ebu Zümeyl,dedi ki:İbn Abbâs bana tahdis edip dedi ki:O gün Müslümanlardan bir adam önünde giden müşriklerden bir adamın arkaından hızlıca koşuyorkenüzerinden kamçı ile indirilen bir darbe sesi ile ilerle hayzum diyen bir suvarüi sesi duyuverdi.Önündeki müşriğe baktı,yere yıkıldığını görüverdi.Ona bakınca burnunda bir bere izinin bulunduğunu ve kamçı darbesi gibi yüzünün yarılmışolduğunu ve bütün buralarının morarmış olduğunu gördü.Ensardan olan o zat gelip bunu Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e anlatınca ''doğru söylüyorsun,o üçüncü semadan gelen yardımcılardandı''buyurdu.O gün yetmiş kişiyi öldürmüş,yetmiş kişiyi de esir almışlardı.Ebu Zümeyl dedi ki:İbn Abbâs,dedi ki:Esirleri aldıklarında Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Ebu Bekir ve Ömer'e:''Bu esirler hakkında görüşünüz nedir?'' Buyurdu.Ebu Bekir:Ey Allah'ın Nebisî.Bunlar amca ve aşiret çocuklarıdır.Onlardan fidye almanı uygun görüyorum.Böylelikle o bizim için kafirlere karşı bir güç olur.Umulur ki Allah onları İslam'a hidayet eder.Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- :''Peki ey Hattâb'ın oğlu! Senin görüşün nedir?'' buyurdu.Ömer şu cevabı verdi:Hayır,Allah'a yemin ederim ki ey Allah'ın Rasûlü! Ebu Bekir ile aynı görüşte değilim ama benim görüşüm şudur:Bize imkan ver,bunların boyunlarını vuralım.Ali'ye Akil'e karşı imkan ver o onun boynunu vursun.Bana filan kimseye karşı imkan ver -Ömer'in bir akrabasını kasdederek- ben de onun boynunu vurayım.Şüphesiz bunlar küfrün önderleri ve ileri gelenleridir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Ebu Bekir'in söylendiğinden hoşlandı ama benim söylediğimden hoşlanmadı.Ertesi gün geldiğimde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ve Ebu Bekir'in oturmuş ağladıklarını gördüm.Ben Ey Allah'ın Rasûlü! Bana senin ve arkadaşının hangi sebepten dolayı ağladığını haber ver.Eğer ağlama imkanım olsa ağlarım.Ağlayamazsam siz ağladığınız için ağlamaklı olurum.Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:''Ben arkadaşlarının bana yaptıkları fidye alma tekliflerinden ötürü ağlıyorum.Onların azapları bana şu ağaçtan daha yakında gösterildi.''Bununla Allah'ın nebisine -sallallahu aleyhi ve sellem- yakın bir ağacı kastetmişti.Aziz ve Celil Allah'da :'(Yeryüzünde çokça savaşıp zaferler kazanıncaya kadar esirler alması hiçbir peygambere yaraşmaz.Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve hoş yeyin.) (Enfal:67-69) buyruklarını indirdi.Böylece Allah onlara ganimeti helal kıldı.Müslim rivayet etmiştir.

23- Âişe -radıyallahu nhâ- şöyle demiştir:Sâd Hendek savaşında yaralandı.Ona Hıbbân b. Arika denilen Kureyşli bir adam ok attı.O kişi de Hıbbân b. Kays,Muays b. Âmir b. Lueyoğullarından olup kolundaki atar damardan yaraladı.Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- onu yakınında olup ziyaret etmesi için mescide bir çadır kurdurdu. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Hendek harbinden (Medine'deki evine) dönüp geldiğinde, silâhını çıkarıp yerine koymuş ve yıkanmıştı. Bu sırada Cibrîl -aleyhi's-selâm- Peygamber'e geldi o sırada başındaki tozu silkeliyordu.Sen silâhını çıkarmışsın! Vallahi biz melekler henüz silâhlarımızı çıkarmadık. Haydi, onlara doğru yola çık! dedi.Peygamber: "Nereye doğru çıkıyoruz?" diye sordu. Cibril, Kurayzaoğullarının yurdunu işaret ederek: İşte şuraya! Dedi. Bunun üzerine Peygamber, Kurayza oğulları'na doğru hareket etti. Muhasaranın sonunda bunlar. Rasûlullah'ın hükmüme inip boyun eğdiler. Rasûlullah da bunlar hakkında'bir hüküm vermesini Sa'd b. Muâz'a havale etti. Sa'd da:Ben onlar hakkında şöyle hüküm veriyorum: Bunların harb edenleri Öldürülür. Kadınları ve çocukları esîr edilir, malları da taksîm olunur, dedi. Hişâm şöyle demiştir: Bana babam Urve, Âişe'den şöyle haber verdi: Sa'd ibn Muâz (Kurayza oğulları hakemliği ettiği günden evvelki gecede): Yâ Allah! Sen bilirsin ki, Rasûlü'nü tekzîb eden, vatanından çıkaran kavim kadar kendilerine harb ve cihâd etmek istediğim hiç bir kimse yoktur. Yâ Allah! Öyle zannediyorum ki, bizimle onların arasında artık yapılacak harb kalmamıştır. Şayet Kureyş ile başka bir harbimiz daha kaldı ise, Sen'in yolunda onlarla cihâd edeyim diye beni hayâtta bırak. Eğer aramızda harb kalmamış ise, bu yaramı deş de bu yüzden bana şehîdlik nasîb et! diye duâ etmiştir. Müteakiben boyun damarına kadar gelen şişlik deşildi. Mescid de Gıfâr oğulları'ndan bâzı kimselere âit bir çadır daha vardı. İşte bu Gıfârîler kendi hâllerinde oturup dururlarken bir de bakmışlar ki, kendilerine doğru kan akıp geliyor. Onlar: Ey çadır ehli! Sizin tarafınızdan bize doğru gelen bu kan nedir? Dediler. Meğer Sa'd'ın yarası akıp dururmuş. İşte Sa'd -radıyallahu anh- bu yaradan dolayı öldü.Sahih-i Buhârî.