Tarih

14- Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle buyurdu:''Vaktiyle bir adam: Ben mutlaka bir sadaka vereceğim dedi.Geceleyin evinden sadakasını alıp çıktı ve onu bilmeden bir hırsızın eline tutuşturdu. Ertesi gün belde halkı:(Hayret!) Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş diye konuşmaya başladı. Adam: Allâh’ım! Sana hamdolsun. Ben mutlaka bir sadaka vereceğim dedi. Yine sadakasını alarak evinden çıktı ve onu (bu sefer de bilmeden) bir fahişenin eline tutuşturdu. Ertesi gün halk:(Olur şey değil!) Bu gece bir fahişeye sadaka verilmiş diye konuşmaya başladı. Adam: Allâh’ım! Bir fahişeye (de olsa) sadaka verdiğim için sana hamdolsun. Ben mutlaka yine sadaka vereceğim dedi. O gece, yine) sadakasını alıp evinden çıktı ve onu (bu defa da bilmeden) bir zenginin eline tutuşturdu. Ertesi gün halk:(Bu ne iştir!) Bu gece de bir zengine sadaka verilmiş! diye (hayretle) söylenmeye başladı. Adam: Allâh’ım! Hırsıza, fahişeye ve zengine (de olsa) sadaka verebildiğim için sana hamdolsun dedi. Bu ihlâsı sebebiyle) uykusunda o adama: Hırsıza verdiğin sadaka, belki onu yaptığı hırsızlıktan utandırıp vazgeçirecektir. Fahişe, belki yaptığından pişman olup iffetli bir kadın olacaktır. Zengin de belki bundan ibret alıp Allah’ın kendisine verdiği maldan muhtaçlara dağıtacaktır denildi.''Buhârî bu lafızla rivayet etmiştir.Müslim de aynı manada rivayet etmiştir.

16- Zeyd b. Sâbit -radıyallahu anh- şöyle demiştir: Ebû Bekr Yemâme'de şehîd olanların ölümünü müteâkib haber yollayıp beni çağırdı. Yanında Ömer b. Hattâb da bulunuyordu. Ebû Bekr bana şu sözleri söyledi: Ömer bana geldi ve: Yemâme gününün şiddetli harbinde Kur'ân hafızlarından birçoğu şehit oldu. Ben diğer harb sahalarında da harbin şiddetli olup Kur'ân hafızlarının şehit edilmelerinden, bu sebeble de Kur'ân'dan büyükçe bir kısmın zayi olup gitmesinden endîşe ediyorum. Binâenaleyh ben senin, Kur'ân'ın kitâb hâlinde toplanmasını emretmeni düşünüyorum, dedi. Ben Ömer'e: Rasûlullah'ın yapmadığı bir işi nasıl yaparsın? Dedim. Ömer: Vallahi bu hayırdır, dedi ve bana görüşüme başvurmaya devam etti. Nihayet Allah benim göğsümü bu işi için açtı ve ben de Ömer'in düşündüğü bu işte onun gibi düşündüm. Zeyd dedi ki: Bu sözlerden sonra Ebû Bekr, bana hitaben şunları söyledi: Sen genç ve akıllı bir erkeksin, biz seni hiçbir kusurla itham etmiyoruz. Sen Rasûlullah için vahyi yazıyordun. Buna binaen sen Kur'ân'ı ara ve onu bir araya topla! Zeyd buna karşı: Vallahi eğer bana dağlardan bir dağın nakledilmesini teklif etmiş olsalardı, o iş benim üzerime, bana emrettiği bu Kur'ân'ı toplama işinden daha ağır olmazdı, dedi. Zeyd dedi ki: Ben: Sizler, Rasûlullah'ın yapmadığı bir işi nasıl yapıyorsunuz? Dedim. Ebû Bekr: Allah'a yemîn ederim ki, bu hayırlı bir iştir, dedi ve Ebû Bekr bana gelmeye devam etti. Nihayet Allah, Ebû Bekir'le Ömer'in akıllarını yatırdığı ve göğüslerini ferahlandırdığı bu işe, benim de aklımı açtı ve gönlümü ferahlandırdı. Bunun üzerine ben de Kur'ân'ın ardına düşüp gereği gibi araştırdım ve onu yazılı bulunduğu hurma dallarından, ince taş levhalardan ve hafızların ezberlerinden topladım. Nihayet et-Tevbe Sûresi'nin sonunu Ebû Huzeyme el-Ensârî'nin yanında buldum. O âyeti ondan başka kimsenin yanında bulmadım. Bu âyet,(Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.)Tevbe suresi 128. ayetten sûrenin sonuna kadar devam eden âyetti. Neticede toplanan bu sahîfeler, tâ Allah kendisini vefat ettirinceye kadar Ebû Bekr'in yanında bulundu. Sonra hayâtı müddetince Ömer'in yanında kaldı. Bundan sonra Ömer'in kızı Hafsa’nın yanında kaldı.Buharî rivayet etmiştir.