إعدادات العرض
1- «Size; Allah’a karşı takvalı olmanızı, başınıza bir Habeşli köle bile emir olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra pek çok ihtilaf göreceksiniz. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, benim sünnetime ve doğru yolda olan Hulefâ-yi Râşidîn'in sünnetine sarılmanızdır
2- «Ben şüphesiz bu sancağı öyle birine vereceğim ki Allah fethi onun eliyle müyesser kılacaktır. O Allah'ı ve Rasûlünü sever, Allah ve Rasûlü de onu sever.» buyurdu.
3- Bir kimse Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e seferde/yolculukta oruç tutulur mu? diye sordu. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Dilersen oruç tut, dilersen tutma.» diye buyurdu.
4- "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- helâya girdiğinde, ben ve benim yaşta bir çocukla birlikte, su dolu bir kap ve kısa bir mızrak taşırdık. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- su ile taharetlenirdi."
5- "Sen kıble dışında bir başka yöne doğru namaz kılıyorsun!" Şöyle cevap verdi: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in böyle yaptığını görmeseydim ben de yapmazdım."
6- "Ben, Ensar'ın, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e pek çok hizmet ettiğini gördüm ve kendi kendime; “Şâyet Ensar'dan biriyle arkadaşlık edersem, ben de ona hizmet edeceğim” diye yemin etmiştim."
7- ''Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-" Bize nasıl namaz kıldırırken gördüysem size de öylece namaz kıldırmaktan geri kalmam.
8- "Sizler muhakkak birçok ameller yapmaktasınız ki, onlar sizin gözlerinizde kıldan incedir. Şu muhakkak ki, bizler Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında onları, helak edici günâhlardan sayardık."
9- «Siz, benden sonra adam kayırma olayları göreceksiniz. Havz'ın başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz!»
10- Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashâbından iki kişi karanlık bir gecede Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yanından ayrıldılar. Önlerinde meş'ale gibi iki ışık meydana geldi.
11- Annem: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sırrını kimseye söyleme!" dedi. Enes -radıyallahu anh-, bu olayı anlattıktan sonra Sâbit el–Bunânî’ye şunları söyledi: "Şayet bu sırrı birine açacak olsaydım, vallahi sana söylerdim, Sâbit!"
12- «Az amel işledi, çok ecir/sevap kazandı.»
13- «Ey Ensar topluluğu! Ben, sizleri dalâlet üzere bulmadım mı? Allah, benimle sizi hidayete erdirmedi mi? Sizler, dağılmış haldeydiniz de Allah, sizleri benimle bir araya getirmedi mi? Sizler fakirlik içinde iken Allah, sizleri benimle zenginleştirmedi mi?»
14- Cebrâil – aleyhisselam- Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve selem-‘e gelerek “İçinizdeki Bedir ehlini nasıl görüyorsunuz?” diye sordu. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- de “Müslümanların en faziletlileridir.” buyurdu. Ya da buna benzer bir şeyler söyledi. Cebrâil -aleyhisselam- “Biz de Bedir’e katılan melekleri en faziletlilerimiz olarak kabul ediyoruz.” dedi.
15- Aişe'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- benim evimde uzanmıştı baldırları yada kaval kemiği gözüküyordu. O sırada Ebû Bekir kapıya geldi, içeri girmek için izin istedi. Resûlullah tavrında bir değişiklik yapmadan içeri girmesine izin verdi. Sonra soracağını sorup gitti. Daha sonra Ömer geldi, ona da aynı şekilde hâlini değiştirmeden izin verdi. Ondan sonra Osman, huzura girmek için izin istedi. Bu defa Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- toparlanıp elbisesini düzeltti. -Muhammed şöyle demiştir: Bunların aynı gün olduğunu söylemiyorum - Osman içeri girdi konuştu ve dışarı çıktığında Aişe: Ebû Bekir girdi toparlanmadınız, önemsemediniz, sonra Ömer girdi toparlanmadınız, önemsemediniz, sonra Osman gelince oturup elbisenizi düzelttiniz. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: Kendisinden meleklerin bile hayâ ettiği bir kimseden ben hayâ etmeyeyim mi?. Muslim rivayet etmiştir.
16- «Her ümmetin bir emini vardır. Ey ümmet! bizim eminimiz ise Ebû Ubeyde b. Cerrah'tır.»
17- «Her peygamberin bir havarisi (yânî hâlis yardımcısı) vardır; benim havarim de Zubeyr'dir.»
18- «Zübeyr halamın oğludur ve ümmetimin havarisidir.»
19- "Ben onun için ağlamıyorum. Allah katındaki nimetlerin, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- için daha hayırlı olduğunu elbette biliyorum. Ben asıl, vahyin kesilmiş olmasından dolayı ağlıyorum, dedi. Bu sözleri duyduktan sonra, Ebû Bekir ve Ömer -radıyallahu anhuma- duygulandılar. Onlar da Ümmü Eymen’le birlikte ağladılar."
20- “Bugün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in kapıcısı olacağım”, dedim. O sırada Ebû Bekir -radıyallahu anh- gelerek kapıyı çaldı. Kim o? diye sordum. Ebû Bekir, dedi. Biraz bekle, dedikten sonra Peygamber -aleyhisselâm-’ın yanına vardım ve: Yâ Rasûlallah! Ebû Bekir geldi, huzura girmek için izin istiyor, dedim. «İzin ver ve onu cennetle müjdele!» buyurdu.
21- Abdullah İbn Ömer -radıyallahu anhu-: "Ömer'in-radıyallahu anh- birşey için: "Zannederim bu şöyle olmalıdır" deyip de onun zannettiği şekilde hasıl olmadığı vaki değildir." der.
22- Birtakım kimseler Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-´e gelerek, bize Kur´an´ı ve Sünnet´i öğretecek insanlar gönderseniz, dediler. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-, içlerinde dayım Harâm´ın da bulunduğu, Ensâr'dan kurrâ olan yetmiş kişiyi onlara gönderdi.
23- "Allah Teâlâ, 'Lem yekünillezine keferû' suresini sana okumamı bana emretti."
24- "Ey Sa’d b. Muaz! İstediğim cennettir. Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud’un eteklerinden beri hep o cennetin kokusunu alıyorum."
25- «Ne hoş! İşte bu kazançlı bir maldır. İşte bu kazançlı bir maldır. Ben senin söylediğin sözü işitmişimdir. Ben, bu bostanı yakınlarına tahsis etmeni uygun görürüm.»
26- Kûfeliler(in bir kısmı vâli) Sa'd b. Ebû Vakkâs'ı (halife) Ömer İbnu'l-Hattâb -radıyallahu anh-'a şikâyet ettiler. Ömer de Sa'd'ı vâlilikten azledip Ammar b. Yâsir'i Kufeye vâli tayin etti.
27- Ömer İbnu’l–Hattâb -radıyallahu anh- ilk hicret eden sahabelere dörder bin maaş bağladı.
28- Zubeyr b. Avvâm -radıyallahu anh-’ın kıssası ve borcunu ödemedeki vefası.
29- "Yemen ehli geldiği zaman Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Yemen ehli size geldiler.» buyurdu."
30- "Melekler ara vermeksizin onu kanatlarıyla gölgelendiriyor."
31- Uhud savaşı günü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in üzerinde iki zırh vardı. Derken bir kayaya tırmanmak istedi. Zırhların ağırlığından buna gücü yetmedi. Nihayet Talha -radıyallahu anh- çömeldi ve basamak görevi yaptı. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, onun üzerine basarak kaya üzerine çıkıp doğruldu. Zübeyr -radıyallahu anh- diyor ki: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in; «Talha, Cennet'i hak etti.» buyurduğunu işittim.